ipler ilmeklere can katar, örgü dostlukları güçlendirir, el işleri ise nesilleri birbirine bağlar.

20140630

çingene karası

uykularım çok düzensizleşti.dün sabaha karşı bilmem kaçıncı kez vengo izledim.

vengo bir tony gatlif filmi.her izlediğimde aynı duyguları hissediyorum en yoğun halleriyle. tutku,hüzün, acı, eğlence.filmin geçtiği o büyülü topraklar, ispanyol dilinin güzelliği ve elbette müzik beni alıp götüren.ispanyol insanlarının o herşeye tutkularını katan halleri, flamenko. hüzün içinde seyrederken ani bir dans etme isteği uyandırıyor filmdeki geçişler sabahın dördünde bile.sanırım bu gece tekrar izleyeceğim.




20140628


minik detaylar renk katar.

yağmurlu gün mimi

hava sanırım 45 derece falan ve ben yağmurlu gün mimi cevaplıyorum.fermina daza ve küçük joe'dan sonra.

belki severim olabilir.başlayalım o halde.

1.telefonun nerede?

bilmiyorum ki.evin herhangi bir yerinde olabilir. pek güzel bir ilişimiz yok kendisiyle.çoğu zaman "beni bi çaldırsanıza" diyerekten buluyoruz zavallıyı.ona sorsak kesin bana ait olmak istemezdi.o kadar hoyrat ve ilgisizim ona karşı.

2.partnerin?

bahtiyar. sıcaklardan ağzı açık geziyor bu ara. evlenmeden önce daha çok görüyordum sanki.akşam üstü aramış beni.duymadım yine telefonun çaldığını.en sonunda annemden ulaştı da yarın denize gidelim dedi.çok sıcakmış.hayırlısı bakalım.

3.saçların?

sen git  üç yılda uzattığın saçlarını hiç düşünmeden kestir.bir tarafı kısa, bir tarafı uzun.işin kötüsü uzamıyor.napsam ki?

4.annen?

çok sigara ve kahve içiyor.onun için endişeliyim.

5.baban?

babam erken ayrıldı buralardan. ilk aşkım kendisi.özlüyorum.

6.en sevdiğin eşya?

kahve makinası.

7.en son gördüğün rüya?

bir önceki yazımda yazdığım karmaşa.

8.hayalindeki araba?

ben arabalardan pek hoşlanmıyorum.heves etmedim hiç ve ehliyetim de yok.araba kategorisine girer mi bilmiyorum ama karavanım olsa ne güzel olurdu.

9.içinde bulunduğun oda?

yatak odası. bembeyaz ve huzurlu.bu ara biraz dağınık.

10.korkun?

çok fazlalar.şimdi düşününce fark ettim.en büyüğü egosu tavan yapmış, şuurunu yitirmiş erkekler sanırım.öldürüyorlar, tecavüz ediyorlar.

11.on sene içinde ne olmak istiyorsun?

istediğim bir kütüphanesi olan, minik bahçeli bir ev.daha çok sardunya.evet sardunyalı, bahçesinde kedileri besleyen bir kadın olmak istiyorum.rakı falan da içeriz.ege'de olursa muammer ketencoğlu dinleriz bahçede yaz akşamlarında.

12.sen ne değilsin?

kararlı değilim.

13.en son ne yaptın?

oğlumu uyuttum.

14.üzerinde ne var?

kedili atlet ve şort.

15.senin hayatın?

biraz savruk gibi.

16.moralin?

an itibariyle iyi.

17.şu an ne düşünüyorsun?

gitmediğim diş randevum için ne zaman pişman olacağımı.

18.senin bilgisayarın?

emektar yatıyor dolapta.kurmadık bir yıldır. laptop vardı şahane.o zavallıyı da bozduk.şimdi tablet var.

19.bira?

şimdi güzel giderdi midyeyle.

20.aşk?

hiç biter mi?


aa ne güzelmiş bitti mi sorular?
keşke yine yazsa da 4'e paslasam soruları.






20140627

bu dünya benim memleket




saat 05.30'du.hava yeni yeni aydınlanıyordu.

rüyalarımı hatırlamayı sevmiyorum.tüm gün bir acaip geçiyor.son zamanlarda sık sık anneannemi görür oldum.bugün gördüğümde de bir karmaşa vardı.

bahtiyar ve ben bisiklete biniyoruz.sokaklar harika.şehir neresi bilemiyorum.yurt dışındaki gibi tertemiz, bol ağaçlı yollar.bir yandan da izmir'e benziyor. apartmanlar var dipdibe,  panjurlu pencereler.bir yol ayrımında bırakıp gidiyor beni bahtiyar.hızlanıyorum bulayım diye.onu aradığım yollar eskiden oturduğumuz evin yolu.toz toprak içinde.sonra yetişiyorum eve dönüyoruz.ev şu an yaşadığımız ev ama aslında burası değil gibi de.başka bir ev gibi kime ait olduğunu bilmediğim. 

anneannem var evde.ben eve giriyorum ama yine bir yerlere gidecekmişim.yağmur da var.anneannem "ben de senle geleyim" diyor."olur" diyorum.bebeğim de gelmek istiyor huysuzlaşıp.anneannem hazırlanıyor,.üzerinde gül motifli dantel pembe kumaşlı asimetrik bir bluz var.çok beğeniyorum ben.

sıkıldım gerisini anlatmayacağım.uyandığımda kendimi iyi hissetmiyordum.hala da aynı hisler.aklımdan hızla onlarca soru geçti.rüyalarımda çoğu zaman karışık mekanlardayım.
herşey birbirine karışıyor.evler, şehirler, yaşayanlar, ölenler.o kadar sahiler ki.rüyamda anneannemin durduğu yere baktım uyandığımda sanki gölgesi vardı orda, dokunmuş ve gitmişti sanki. 

bazen kendimi hiçbir yere ait hissedemiyorum.bir çelişki yaşıyorum.nereliyim mesela?babam derdi ki çocukken "baban nereliyse sen de oralısın." babam istanbulluydu.ben almanya' da doğdum sonra istanbul'a taşındık.bir süre sonra alanya'ya.burda büyüdüm evet ama asla hayatımı burda sürdürmek istemedim.annem izmir'li.benim yaşamak istediģim yer de izmirdi her zaman.izmir'e taşındık.evlendim.yedi yıl sonra alanya'yı özledim.yeniden buraya taşındık. bahtiyar da sevmişti burayı ama sevmiyor artık.bir yıldır alanyadayız  daha ne kadar kalırız bilemiyorum.gidebiliriz de.bu saydığım taşınmalarda kaç ev değiştirdik saymıyorum bile.

şunu biliyorum ama taşınmalardan, kendini bir yere ait hissedememelerden sıkıldım. buraya dönüyorum izmiri özlüyorum.oraya gidiyoruz burayı özlüyorum.

bahtiyar rüyamın yorumlanamayacak kadar karışık olduğunu söyledi. 

başka neler yaptım? doktordan kaçtım mesela.dişçiyle randevum vardı gitmedim.ay başında kazandığım dişçi fobim sonucu oldu bu kaçış.zaten ikinci defa verdiği antibiyotikleri de kullanmamıştım.ilaç yerine mojito ve martini içtim.aferin kızım.oturabilirsin.

evi süpürdüm biraz sonra sıkıldım. cam su şisesini kırdım.tüm sular her yana döküldü. bir de onlarla uğraştım.evde bir bebek, bir kedimiz var.

nasıl şahane değil mi?

20140626

elma adamlar ve diğer gün güzellikleri

hayatın salt mutluluk ya da salt mutsuzluktan ibaret olmadığını farketmem çok zaman önceydi.mutlu insan ya da mutsuz insan diye bir şey yok bence. mutlu ya da mutsuz olduğumuz zamanların çokluğu -üst üste gelmeleri, sıklığı- bize mutluyuz ya da mutsuzuz dedirten.mutlu, mutsuz anlarımız var.

ben bu ara karmaşık hissediyorum. mutluyum ya da mutsuzum diyemiyorum. bir belirsizlik var ama.taşların yine yerlerinden oynadığı, yerlerine yerleşmesini beklediğimiz.bu ruh halindeyken şöyle mutlu anlarımız oldu dün.


bu havuz bizi tüm yaz eğlendirecek sanırım. minik sincap giysileriyle atlıyor yine eskisi gibi.su korkusu geçiyor ve bu beni mutlu ediyor zira banyo saati gözleri yaşla dolu dolu ağlaması çok üzüyordu beni.


örtüm bitti ve ben ne yapacağıma hala karar vermiş değilim. masanın üzerini biraz sakinleştirdim, motiflerle oynayayım dedim.bir iki güne ihtiyacım var galiba.hala duruyorlar öyle.





artık bir aktivite yapmadan önce heyecanlandırıyorum oğlumu önceden acaba ne yapacağız diyerek.o an neyle uğraşıyorsa bırakıp koşuyor balkona sevinç içinde.

dün elmalarla oynadık.bu aktivite için malzemeleri çeşitlendirmek mümkün.biz elişi kağıdı, pamuk ve maydanoz kullandık.uzun süre oynadık bu elma adamlarla.hatta bu sabah uyanıp elma adamlarını aradı minik ((: 


akşam üstü raspberry mojito hazırladım kendime.yine çok güzel oldu.nane herşeyle güzel oluyor.

20140624

mutlu sonlar


kahve eşliğinde ördüm.


bir de baktım bitmiş.

 

"aa bitmiş hadi kutlayalım anne."


ben örmeye ocağın 1'inde başladım.daha önce minik şeyler örmüşlüğüm vardı ama yıllar öncesinde kalmıştı.bu senenin başında ne kadar sabırlıyım diye kendimi denemeye karar verdim ve deneme niyetiyle başladığım örgü tutkum oldu.örmeden duramaz oldum.kendime bu fotoğraftaki gibi bir yatak örtüsü,  tek kişilik bir battaniye, bir kırlent kılıfı,oğlum için çok motifli bir battaniye, iki mandala, bir kavanoz kılıfı ve çeşitli motifler ördüm durdum.kendime ördüğüm yatak örtümü bir arkadaşım aracılığıyla başka bir arkadaş görmüş ve ona da örüp öremeyeceğimi sordu.ben durmadan örüyordum ve kabul  ettim tabi ki severek.baharda başladığım bu örtü yeni bitti, biraz yavaş örebildim sıcaklar geldi çünkü.


an itibariyle çok mutluyum çünkü bir şeyler üretmek insana kendini iyi hissettiriyor ve bu örtü almanya yolcusu.güle güle kullanırlar umarım.

20140623

yaz günleri









dünden kalanlar



öğleden önce parkta oynadık.


öğleden sonra yine havuzumuzda eğlendik.bu defa havuza girmesi çok kolay oldu.ben de o sırada örgü örme fırsatı buldum.





akşam da un ve mısır gevreklerinden tamamen o an uydurulmuş bir aktivite yaptık.bu aktivite için gereken malzemeler elişi kağıdı,  stik yapıştırıcı, bir yemek kaşığı kadar un, 20-25 adet mısır gevreği,kurabiye kalıbı, kalem,kaşık.

rengi oğluma seçtirdim.onun tercihi yeşilden yana oldu.kalıbı kağıda çizdim ve üzerine yapıştırıcı sürdüm.unu üzerine dökmesini gösterdim ve bu hoşuna gitti.tabi ki çok şahane bir eser ortaya çıkmıyor.fazla sürdüğü yerleri silkeledim, az sürdüğü yerlere takviye yaptım.başlarken mısır gevreklerini de yapıştırırız diye düşündüm ama onlar yapışmadılar.biz de mısır gevreklerini una buladık, oğlum onları taşa benzetti.en sevdiği şeylerden biri havuza taş atmak olduğu için kase havuz olsun biz taş atalım dedim ve biraz da öyle oynadık. aktivite sonunda unlar kar oldu.havaya attık kar yağıyooor çığlıkları eşliğinde.
eğlenceliydi.

20140621

ağaç ve havuz


bu sabah kargocu getirdi havuzumuzu.internetten alışveriş yapmaya izmir'de şehirden biraz uzakta yaşarken alıştım.şimdi iki adım uzakta oyuncakçılar var ama ben yine internetten alışverişi tercih ediyorum.oğlum geçen sene sudan çıkmak istemezdi.yeni bir korku geliştirdi ve banyo yapmak istemiyor. zorlamıyorum asla.bebeklerde zaman zaman çeşitli korkuların olması çok normal.bir zaman da süpürgeden çok korkuyordu.sonra geçti.bizimki banyo yapmak istemediği için havuz aldım ben de.gelir gelmez bahtiyar'la hazırladık balkonumuza havuzu ama ııh.girmek istemedi. yine zorlamadık.akşam üzeri yeni bir aktivite için çıktık yine balkona.el izini çıkartarak parktan topladığımız yaprakları üzerine yapıştırarak ağaç yapacaktık.sincap bu aktiviteye bulut yapmak kadar ilgisiz kalmasa da el izini çıkarmak pek de kolay olmadı((: anneanneden de yardım aldık.gösterdiğim yerlere yapıştırdı yaprakları ama aslında aklı sabah giremediği havuzdaydı.


alıştırma turlarındayken.



ağacımızın bitmiş halini balkonumuza yapıştırıverdim hemen.günlerimi şaşıran biriydim ya ben.tarihi yanlış atmışım.


bu aşamaya gelene dek bir hayli efor harcadım.aslında suya girmek istiyor ama çekiniyordu bir yanı.önce ben girdim.şıp şıp oynarken dayanamadı girdi yanıma.sonra oyuncaklarını getirince daha çok alıştı.







sonra saatlerce çıkaramadık beyefendiyi sudan ((: su soğudukça sıcak su takviyesi yaptı anneanne.çıkalım demelerimize ıığıh diye çok kesin ve net cevaplar aldık((:



biz de o esnada anneanneyle kahve keyfi yaptık bir yandan sincaba göz kulak olurken çiçekler içinde.çok büyük bir balkonumuz yok aslında ama insan çok sevdiği şeylere hep bir yer buluyor öyle değil mi?

((:

bu da günün son postu olsun zira bugün abarttım.







tembel günler


çiçekler ve böcekler.


uçan fil jumbo'yu gördük.


pembe japon gülünün güzelliği.


ağaçlar arasında bir minik sincap.bugün parkta gerçekten çok eğlendik. 


aylaklık.


balık tutan çocuklar vardı. deniz yine çok pis ve manzara üzücüydü.


eğer hava çok sıcaksa ve vaktiniz de yoksa çocuğunuzla yapacağınız şeyler sınırlı oluyor.bahtiyar'ın iş değiştirmesiyle bizim de yapacaklarımız çok kısa bir zaman dilimine sıkışmak durumunda kaldı ki zaten bebekle, bebekten önceki yaşamdaki gibi deniz keyfi yapalım, havuza da dalalım, bisiklet turuna çıkalım, hadi tırmanalım yapamıyorsunuz.olmuyor.ha yapabilen varsa gerçekten saygıyla eğiliyorum ama bizim sıkılgan sincapla yaptığımız şeyler hep tadımlık.kısa zamanda minik keyifli anlar yaşamaya çalışıyoruz.gittiğimiz yerler parklar,  bahçeler.o anlarda gördüğümüz rengarenk çiçekler, bulutlar, ağaçlar, duyduğumuz kuş sesleri iyi geliyor.denize gidersek ki bu yıl henüz açmadık deniz sezonunu güneşten etkilenmesin diye geç saatte gidip kısa sürede dönüyoruz.

kitapçıda bir kitaba göz atıyordum.hangi kitap şuan aklımda değil ama bebeğin kendini iyi hissetmesi için hava şartları her ne olursa olsun hergün mutlaka açık havada bulunması gerektiği yazıyordu.aksi takdirde deli gömleği bağlanmış gibi oluyorlarmış.

bahtiyar'ın sevdiği bir sözle bitiriyorum yazımı:


"kötü hava yoktur yanlış giysi vardır"

özetle hava koşulları
nasıl olursa olsun dışarı çıkın.bebeğiniz varsa mutlaka çıkın.

((:





bulut yaptık


bizim pamuklardan bulut yapma aktivitemiz beş dakika sürebildi.minik sincap hiç ilgilenmedi pamukla, elişi kağıdıyla falan.bu gibi durumlarda biraz hayal kırıklığı yaşıyorum aslında. ama esnek anne olmak lazım.bu aktivite stik yapıştırıcının kapağını pencereden aşağı atmasıyla bitmiş oldu.

sonra bizim sincap boyalarla oynamak istedi ve parmak boyasına geçtik yeniden.bugün yapacağımız şeyden hoşlanacak mı bilmiyorum ((:

20140620

parmak boyası

oğlum biraz sıkılgan bir bebek.şimdiye dek onunla yapmak istediğim aktiviteler pek de başarıyla sonlandı diyemem.dikkati pek çabuk dağılıyor ve ben kalakalıyorum öyle.

parmak boyası almıştım.geçtiğimiz yaz ayında oynamayı denedik. 1,5 yaşındaydı o zamanlar. tam amacına uygun bir şekilde olmamıştı ama biraz oynayabilmiştik.dün yine çıkardım bizim boyaları.biraz kurumuşlar.sıcak suda bekletip yumuşatmaya çalıştım falan.sonra hazırladım herşeyi. hadi dedim balkona oynamaya. koşa koşa gitti bizim sincap.boyaları gösterdim.elinde evirdi çevirdi.ben başlarken on dakika vermiştim. sıkılacak ve bırakacaktı bana göre.



tam bir saat oynadık.ikimizin de eller gökkuşağına döndü((: önce pis eeee diyordu benim sincabım sonra alıştı ve bırakmak istemedi.içeri döndüğümüzde hava kararmıştı.


bugüne dek yapmaya çalıştığımız bazı aktivitelerde (şu an aklıma ilk geleni evde kendi oyun hamurumuzu hazırlamak) pek sonuç alamamamızı zamanlama hatası yapmış olmama bağlıyorum.önemli olan çocuğun yaşına uygun, zevk alabileceği aktiviteleri  bulmak.her gün yeni bir aktivite denemeyi düşünüyorum bundan böyle.bugün yapacağımız şey de hazır. 


bulut videoları izledik, kahvaltı esnasında bulutlara baktık, dışarı çıktığımız zaman bulutların fotoğrafını çektim. biz bugün bulut yapacağız. sabah anlattım oğluma bulut yapacağımızı.heyecanlandı minik.şimdi uyanmasını bekliyorum.






20140619

umut ve inanç


nasıl sıcak bir gün. güneş dışarı çıkmamıza engel olacak kadar yakıcı.naneli limonata yaptım.pek güzel oldu.

malzemeler:

2-3 dal nane
2 limon
6 yemek kaşığı şeker
1 lt su

nasıl yaptım:

nane, limon kabuğu rendesi ve şekeri rondodan geçirdim.limonların da suyunu sıktım.tüm malzemeleri de soğuk suyla karıştırdım.bitti.servis esnasında süzgeçten geçiriyorum tabi.


bu güzelliği bir alman kadından satın aldım. ikinci el pazarı kurmuşlardı.biz pazara biraz geç gitmişiz sanırım pek bir şey bulamadım. fikir şahane değil mi ama?dönüşümleri pek severim ve bu fikre de bayıldim.balık konservesine dekupaj yapmış ve sonuç pek hoş. 


dedem öldükten sonra babaannem eve bir balık almıştı kendisine bir "umut",  bir "nefes" olsun diye.nasıl da ihtiyacımız var nefese, etrafımızda umuda.bu menekşeleri tohumdan yetiştirdim ve şimdi bu hallerini görmek de bana umut oluyor geleceğe dair.çiçekler gerçek mutluluk sebebi.


ben bu kartları nicedir rafa kaldırmış,  elime bile almıyordum.bugün aklımdaki bir soruyla ilgili çektiğim bu kart bana gerçekten cevap oldu.

"inancın kılıcının önünde hiçbir şey duramaz.içindeki inanç, yolunu açacak."










20140618

horoz sesi özlenir mi?


bugün yine sıradan işler için dışarı çıktık.oğlumuzun sakince durabildiği nadir yerlerden biri bu koltuk.tabi araba durunca yine sıkıntılar basıyor onu.


muz bahçelerinin yanından geçtik. 


arabada beklerken açtım kapıyı bu güzel zakkumun o acımsı, tuhaf kokusunu içime çektim.zakkumun sadece on gram yaprağı bir insanı öldürmeye yetecek kadar zehirli.




derken bir yerlerden güçlü bir horoz sesi geldi.sesin geldiği yere gittik minikle, önce bir irkildi.geri kaçmaya çalıştı. sonra alıştı.insan horoz sesini özler mi? özlermiş.çocukluğum geldi aklıma.evimizin karşısındaki eski ev, sabaha karşı ötüp bizi uyandıran horozlar.bu yaşadığımız sokakta bizi uyandıran sesler ise sarhoş naraları, deli şarkıları,  motor ve araba gürültüleri.şimdi ki çoğu çocuk hayvanları oyuncaklardan, kitaplardan, televizyondan ve internetten tanıyor.buna tanımak denirse tabi.